Nenem, rahmetlinin dili çok renkli idi. İşte hala kulaklarımda çınlayan bazı sözleri:
"gara yağızın esmerisi", "büğdey tenlü", "albak yüzlü" bi uşak (genç bir erkeği tarif ederken)
"Ak garga getürü, gara garga götürü" (baba çalışır, kazanır; evdeki kaşık düşmanları yer bitirir)
"Yoluğun üstüne godum, toplıya toplıya gelüsün" (gençlere sitem sözüydü, benim başıma glenler sizin de başınıza gelecektir anlamında)
"Şıraaapbadana bi düşdüm" (hayatımda duyduğum en canlı düşme anlatımı, Allah kimseyi öyle düşürmesin!)
"Suyu şarıııladana açıyola" (rahmetli Yukarıkoçlu'da su sıkıntısı içinde yaşadığından şehirdeki çoluk çocuğun su israf ettiğini düşünürdü. Eeee, Sazak pınarından sırtımızda yayıkla su getirseydik herhalde biz de farklı düşünmezdik)
"Balgamın soğuntusunda gelin oldum" (Balkan Savaşı'nın son yıllarında gelin olduğunu anlatırken)
"İrembil .oku mu yedim?" (Gayba ait sorulara verdiği cevap! "İrembil" ne demek? Bilmiyorum. Baştaki "i"nin yabancı kökenli bir kelimeyi Türkçeleştirmek için konduğunu farz edersek "rembil" kalır. O da Arapçadaki "remil"den "yani fal oku"ndan bozma olabilir. İşin içindeki kehanet bouyutunu hesaba katarsak bu açıklama makul gibi görünüyor.)
(sürecek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder